6 Ocak 2014 Pazartesi

Sanat Hukukunda Kavrayış, Politika ve Hakkaniyet


 
Yekta Kopan'ın Milliyet Sanat'taki Noktalı Virgül köşesine,  ülkemizde Sanat Hukuku hakkındaki mektubumla geçtiğimiz yılın kasım ayında konuk olmuştum.
 
 
 
Mektubun tamamını aşağıda okuyabilirsiniz.
 
 

              Sanat Hukukunda Kavrayış, Politika ve Hakkaniyet

 
Eser sahibinin haklarının ihlal edilmemesi, sanat kurumları ve taraflar açısından bir itibar meselesi olduğu kadar hukuki bir mesele. Sanat Hukukuna bakış ile hukuka genel bakış farklı yönlere düşmüyor. Hukukta hakkaniyete, hak aramaya, hakkını vermeye nasıl bakıyorsanız Sanat Hukukunda da bu böyle. Ama genel hukuk kurallarından ve Ticaret Hukukundan çok farklı, teknik, özel kurallarla…

Öncelikle sanat sektörü açısından kavrayış ve yasalar açısından politika gerekiyor.

KAVRAYIŞ: Konu sanatsa sıradan bir ticaret metasından ve anlayışından söz edilemez. Hâlâ kendi deyimiyle parasını verdiği anda şarkının, kitabın, video klibin, resmin vd. tüm sanat eserlerinin kayıtsız şartsız, tüm haklarıyla birlikte kendisine “ait” olduğunu sananlar var,  bu algı değişmeli. Çünkü sanatçının ve mirasçılarının mali ve manevi hakları, yasa gereği devam etmekte. Aralarında yapılan sözleşme ile mali hakların bir bölümü, o da sıralamak suretiyle yazıldığı takdirde geçerli olmak üzere, devredilebilir. İsmin belirtilmesi, eserde değişiklik yapılmasını men etmek gibi manevi hakların devri ise yasal olarak mümkün değil. Yasa, eser sahibini korumakta ve boşluk halinde eser sahibi lehine yoruma gidilmesi gerekmekte.

POLİTİKA: Anayasa m. 64’te yer alan “Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur,” ifadesi ise yeterli değil, eser sahiplerinin fikri mülkiyet hakkının korunduğu açıkça yer almalı . Sanatçı sadece “korunmalı” denilerek korunamaz. Neyi koruyacaksınız? Eser sahibinin ve mirasçılarının Fikri Mülkiyet Haklarını. Nedir bu haklar? Mali ve manevi haklar. 

Size sıkı bir örnek: Daha 1952’de FSEK hazırlanırken yasada yer alan ve “Eser sahibine eserin değerinde sonradan meydana gelen (ikinci, üçüncü satışlardan sonraki) artışlardan pay talep etme hakkı veren pay ve takip hakkı”nın uygulaması ile ilgili m. 45’te Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir kararname ile belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde” deniyordu. Peki, plastik sanatlarla ilgili pek çok kişinin “en önemli sorun” olarak belirttiği bu hususa ilişkin kararname ne zaman mı çıkarıldı? 2010’da… İşte böyle olmamalı. Uygulamasını sorarsanız, hak kullanılmayı bekliyor, aranmayı bekliyor, emsal bekliyor. Daha da önemlisi daha dava açılmadan ressama, heykeltıraşa bu hakkın ayrılarak teslimini bekliyor.

YA ESER SAHİBİ, SANATÇI? Bu noktada, önemli olan hakların aranması. Genel hukuk kurallarına göre hakkınızı nasıl aramalıysanız, aynı anlayış Sanat Hukuku için de geçerli.

Peki hak aranıyor mu? Haklar bilinmiyor ki… Meslek birlikleri, gruplar, platformlar yolu ile bilinçlenmenin adım adım sağlanması ve var olan hakların kullanılması gerek. Sanat eseri, sıradan bir ticaret unsuru olamaz, değildir dedik. Nitelim Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun en önemli maddelerinden biri de mali hakların ihlali halinde verilen zararda rayiç değerin 3 katı tazminat istenebilmesi hususu. Yakın zamanda yürüttüğüm bir davada, daha davanın başında, çok detaylı hazırladığımız bir dilekçeyi takiben, karşı taraftaki müzik şirketi haksız olduklarını anlayarak eser sahibinin hakkını teslim etmek istediklerini bildirdiler, sonuçta uzlaştık. Peki bu nasıl oldu? Dava açarak oldu, ancak dava açarak…  Sanat sektörünün yasa yönünden özelliği teknik ve detaylı bir alan olması ise, kamuya yansıması açısından özelliği ise itibar üzerine kurulu olması ya da olması gerekliliği.

Eser sahiplerinin üzerinde durması gereken ise iki husus var: Birincisi, aynı önleyici hekimlikte olduğu gibi bir sözleşmeyi imzalamadan önce mutlaka (mümkünse bu konuda uzmanlaşmayı seçmiş) bir hukuk danışmanına, avukata başvurmak ve böylelikle iradesi dışında bir hususa imza atmadığından ve yasal haklarının korunduğundan emin olmak, ikincisi de hakkı ihlal edilirse ve şartları gerçekleşmişse mutlaka dava açmak. Çünkü Sanat Hukukundaki mücadele sadece o kişinin mücadelesi değil. Gerek kulaktan kulağa dolaşarak sektörde örnek oluşturuyor ve tarafları doğru harekete motive ediyor, gerek davanın sonuna dek gidildiği takdirde Yargıtay’dan gelecek emsal kararla sonrasında aynı sorunu yaşayanlara fayda sağlanıyor. Bu, sinema, plastik sanatlar, müzik ve diğer  tüm sanat alanları için geçerli.

Sonuçta Sanat Hukuku incelikli, detaylı, hassas bir konu.  Devlet politikası ve sektörün duruşu sağlam, belirleyici olmalı.

Ve bunların hepsi sanat, hukuk, hak ve itibar meselesi...

 Pınar Sönmez - Kasım 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...