23 Ocak 2013 Çarşamba

Ne Övün O Kılıcı, Ne de Öpün...


Mimar Bruno Taut, 1919’da, "Güce tapanlar, güce boyun eğmelidir,” diyor.
Taut, hesapçıları uyarıyor: Övdüğünüz kılıcı öpmezseniz o kılıçla boynunuz kesilir.
Öte yandan,  ifadesinden güç düşkünlerinin bile boyun eğmek istemeyeceklerini düşündüğü anlaşılıyor. Oysa şimdi güce tapanların pek çoğu bunu dert bile etmiyor, öyle değil mi?  
Güç düşkünlüğü de miras gibi aileden çocuğa aktarılan bir davranış biçimi. Onurun, gururun adının geçtiği evlerde böylesine bir güç, değil hoşa gitsin, hor görülür. İnsanın sadece kendi özellikleriyle var olduğu, mevkinin, titrin ve gücün insaniyeti temsil edemeyeceği ve bu nedenle güce tapılmayacağı gün gibi açıktır o evlerde.

Sadece muktedire yaranmak ve yanında olmak için türlü takla atmak zaten kepazelik...  

Ama bakıyorum da bir alt kategori olarak, gündelik hayatta başkasının şemsiyesinden faydalanmayı bir yol olarak kabul eden ne çok insan var, buna takılıyorum... Şuursuzluklarında, kendi akıllarını hiçe sayışlarında diğerlerinden farklarını da göremiyorum ...  

Birinden faydalanmak, bir isimden medet ummak.. Onları görünce tanıyoruz elbette. Ola ki bu güç düşkünü de bir şekilde çıktıysa merdivenleri, şansın  yanında olması, sonrasını değiştirmiyor. Çünkü gerçekler kısa değil, uzun vadede belli oluyor. Laubalilik ve kaypaklık, değer verdiğiniz bir "güçlü"ye bile yapılsa nasıl iticidir ve sizin belki de erken fark ettiğiniz bu hal nasıl da gün gibi çıkar su yüzüne…

Burada da ilginç bir soru var. O güç düşkünlüğünün nesneleri “güçlü”ler, görmezler mi bu yanardönerliği, omurgasızlığı? Sanırım isimleri kalkan edilenler de övgüyü, ağzı köpüklü yalakalığı geri çeviremiyor, bunu da talihin tadına varmak olarak görüyorlar...  Üzücü...
Yine en üst kategoriye, en güçlüye tapınmaya çıkarsak da son söz olsun...
Ne övün o kılıcı, ne de öpün...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...