20 Ekim 2012 Cumartesi

Başka Bir Kadın'ın Sorusu: "Ben ne zaman böyle değişebildim?"

Kadın bir sabah uyanır, görür ki aradan on sene geçmiştir.
Artık sevdiği adamla evlidir, çocuğu vardır, eşinin babasının şirketine ortak olan başarılı bir iş kadınıdır ve son on seneye ilişkin hiçbir şey hatırlamamaktadır. Hikayesine yön verecek ve sıradan bir cümle çıkar ağzından: “Hiçbir şey anlamıyorum.” Anladığında da boşanmak üzere olduğu gerçeği, bucak bucak kaçacağı sevgilisinin varlığı, babasının ölümü ve annesinin başkasıyla evliliği tokat gibi çarpar yüzüne.

Başka Bir Kadın (La vie d'une autre)'da diğer kilit cümle de şu: “Ben ne zaman böyle değişebildim?” Kent hayatının hızı ve bu hızda ihmal edilen, ıskalanılan, tadı çıkarılmayan, yabancılaşılan bir hayattır elde olan. Kendinden başka bir yere savrulmuş gözükmektedir Marie Speranski. Aslında çevresindeki herkes aynı durumdadır. Unutuş... Sırf önüne o yol, o sırada çıktı diye saparak… Görünen odur ki önem verdiği hisler ve insanlar kadar hayatın eğlencesi de kaçmıştır...
Eğlencenin, neşenin en pür hali dans diye düşünülmez mi... Onca uzaklıktan sonra kocasıyla yaklaştıkları, yakınlaştıkları ilk zaman, dans ettikleri an... Dans dediğin kendini bırakmak çünkü. Binoche’nin de düz anlamıyla kendini bırakarak dans edişi kendini bulmakta bir yöntem pekâlâ...
Aslında unutuş, ruhsal arayışın tam da olması gereken anında gelmiştir. Boşanmak üzereyken… Tam da bir şeyleri değiştirebilecekken… Kadının şokuna ortağız. Onun merceğinden bakarız, ama kocası tam da yakınlaşmışken isyan eder, bu unutmanın da bir taktik olduğuna getirir. O yüzden kocanın, "Marie'nin hiçbir şey hatırlamamayı yöntem olarak uyguladığı suçlaması" biraz da bizim kulağımıza kar suyu kaçırmaktır. Belki gerçekten bir sabah uyanmış ve hatırlamamıştır kadın. Evet, belki bu bilinçli bir unutuştur.
Sonuçta?
Ne fark eder ki?...
İşte bu da filmin aynı adla uyarlandığı romanın yazarı Frédérique Deghelt'ın da, yönetmen Sylvie Testud'un bir başka mercek önerisi...
 
Marie, “Bir sabah kalktım ki…” başlığı olmadan da kendiyle hesaplaşabilirdi ama böyle çarpıcı bir etkisi olmazdı sanırım. Yaydan çıkmış gibi yaşanılan kent hayatının ortasında durmak, düşünmek, “Ben nasıl bu kadar değişebildim,” demek bir sabah uyanıp kendini on sene geçmiş bulmaya eşdeğerdir belki de...
 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...