17 Mayıs 2019 Cuma

FOTOĞRAF, O BİRİCİK AN VE HUKUK

FOTOĞRAF, O BİRİCİK AN VE HUKUK 


PINAR SÖNMEZ




Robert’ı, Patti Smith’e söyler: “Kimse bizim gördüğümüz gibi görmüyor Patti.”
Fotoğrafa ne kadar yakışan bir tabir… 
Dünyayı, duyguları, zamanı bambaşka görmenin binbir biçiminden hareketle John Berger’e de sevgimi göndererek başlayayım fotoğrafın eser olmasına ilişkin hukuki bilgilere, yorumlara ve tabii ki önerilere…
Fotoğrafın, “O Biricik An”ın, hukuk ile ilişkisi nasıl? 
Fotoğrafın yasal koruma kapsamında ilk olarak ele alınması 1948 yılı tarihli Brüksel Revizyonu’nda gerçekleşir. Hukuki bakışta, bazı fotoğrafların korunacağı, bazılarının ise eser olarak değil diğer hükümlere göre korunabileceği düşüncesine gelinir.



Fotoğraf üzerindeki hakları koruma yollarını doğru belirleyebilmek için önce yasa tarafından kabul edilen ayrım ve türleri açıklamakta, eser niteliğinde olan ve olmayan fotoğraf ayrımını dile getirmekte fayda var. Zira bir fotoğrafın eser niteliğine olup olmadığına bağlı olarak haklarını koruma imkanları da değişiyor. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (FSEK) 1/B-a maddesi, “Eser, sahibinin hususiyetini taşıyan, ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar ve sinema eserleri türlerinden birisi içine giren her nevi fikir ve sanat mahsulüdür” diyor. Bu anlamda bir mahsulün FSEK’e göre eser sayılabilmesi için fikrî bir çaba sonucu oluşmuş olmasının yanı sıra iki şart daha aranıyor:
  1. Eserin sahibinin hususiyetini taşıması (subjektif unsur). Bu husus, eserin sahibinin özgün bir düşüncesinin ürünü olması ve yaratıcılığını yansıtması olarak anlaşılıyor.
  2. Kanunda sayılan eser türlerinden birine girmesi (objektif unsur).
FSEK’e göre eser niteliğindeki fotoğraflar; bedii (estetik) vasfı bulunmayan her nevi teknik, ilmi mahiyette fotoğraflar ile güzel sanat eseri niteliğindeki fotoğraflar, slaytlardır.
FSEK m. 2/3’e göre estetik vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleri, ‘ilim ve edebiyat eseri’ olarak korunur. FSEK m. 4’te ise güzel sanat eserlerinin estetik niteliğe sahip olması gerektiği belirtilir; sekiz bent halinde güzel sanat eseri kabul edilen fikir ürünleri sıralanır; maddenin 5’inci bendinde ise ‘Fotoğrafik eserler ve slaytlar’ da yer alır. Eser olma koşullarını taşıyan basın fotoğrafları da somut olaya göre değerlendirilmek şartıyla FSEK m. 2 kapsamında teknik ve ilmi eser olarak sayılabilir. Kaldı ki bir teknik ve ilmi eser de estetik değer içerebilir ve bu durumda her iki maddenin de korumasından söz edilebilir. 
Bununla birlikte yasalar, eser sayılmayan ancak eserle yakın ilişkili bazı konuları da koruma altına alıyor. Eser niteliği bulunmayan ‘alelade’ fotoğraflar, FSEK md. 84/son ile haksız rekabet hükümlerine göre korunuyor. Ayrıca FSEK m. 85. ve 86. ile de kişilik haklarının korunması söz konusu. Öte yandan, fotoğraf, eser olarak tanımlanmasa da fotoğrafa konu olan kişilerin korunmasına ilişkin düzenlemeler de mevcut.
Ancak FSEK bağlamında fotoğraf sanatçısının hususiyetini kattığı, yani özgün görsel anlatım unsurları taşıyan işler eser kabul edileceğinden, uyuşmazlık halinde bir fotoğrafın estetik değere sahip olup olmadığına uzman bilirkişilerin karar vermesi gerekiyor. Mahkeme ayrıca fotoğrafçılıkta telif hakları konusunun çok geniş bir alan olduğunu, çok sayıda fotoğrafın birçok yönden birbirine benzeyebileceğini; bu gibi durumlarda hususiyetin tespiti için konu seçimi, zamanlama, kullanılan makine, film ve objektif gibi diğer ölçütlere başvurulması gerektiğine işaret ediyor.
FSEK madde 8’de eser sahiplerinin kim olduğu da tanımlanıyor. Buna göre “Bir eserin sahibi onu meydana getirendir.” Ayrıca fotoğrafların bir şekilden diğer şekillere sokulması da ‘işlenme ve derleme’ olarak nitelendiriliyor. Dolayısıyla bu yapıtları üretenlere de ‘eser sahibi’ sıfatı ile çeşitli hakları kullanma, bu hakların korunması konusunda hukuki taleplerde bulunma yetkisi veriliyor.
FSEK m. 27’de ise koruma süresi belirtilir.  Buna göre, koruma, eser sahibinin yaşadığı müddetçe ve ölümünden itibaren 70 yıl devam eder. Bu süre, eser sahibinin birden fazla olması durumunda, hayatta kalan son eser sahibinin ölümünden itibaren yetmiş yıl geçmekle son bulur. Sahibinin ölümünden sonra alenileşen eserlerde koruma süresi ölüm tarihinden sonra 70 yıl. İlk eser sahibi tüzelkişi ise, koruma süresi aleniyet tarihinden itibaren 70 yıl. 
“Hangi fotoğraflarımı koruma altına alabilirim?” ya da “Korumanın sınırları nedir?” gibi sorularımıza en iyi yanıtı ise temel uluslararası hukuk kuralları, anlaşmalar, yasalar ile mahkeme kararları veriyor. Gerek Avrupa Birliği’nin en üst düzey yargı organı olan Avrupa Topluluğu Adalet Divanı’nın kararları, gerek uygulamalar, fotoğrafçılık alanındaki eserlerin telif hakkı korumasından yararlanabilmesine yönelik belli başlı ölçütleri ortaya koyuyor ve bu kararlar ülkemizdeki uygulamalara da yön verebilecek nitelik taşıyor.
Söz konusu hakların korunmasını teminen, fotoğrafçıların olası bir davada ispat aracı olarak kullanılabileceği düşüncesiyle bazı detayları göz önünde bulundurmaları öneriliyor. Dr. Şafak Parlak Börü’nün “Fotoğraf Üzerindeki Haklar” adlı kitabında da belirttiği üzere, eser sahibinin elinde fotoğrafın negatif veya diyapozitifinin bulunması, dijital fotoğraflardaysa iddia sahibinin fotoğraf makinesinden üretilmiş olduğunu gösteren dijital kod veya RAW formatlı dosyalara sahip olunması bu açıdan önem arz ediyor. Ayrıca, fotoğrafçının, ihtilaf konusu fotoğrafın yer, zaman, ışık, çekim tekniği ve diğer özgün unsurlarını taşıyan diğer benzer fotoğrafları da saklamış olması ve gerektiğinde sunabilmesi mahkeme için önemli birer delil.
Öte yandan, son zamanlarda yeni bir metot olarak “elektronik zaman damgası” da dikkat çekiyor ve önerilmeye uygun. Zaman Damgaları belli bir verinin belirtilen bir tarihte var olduğunu kanıtlıyorlar. Zaman Damgası Sunucusu, zaman damgalarını imzalamak için açık anahtar teknolojisini kullanarak, verinin bütünlüğünü ve belirli bir tarihteki varlığını onaylıyor. Fotoğraf ve her türlü elektronik veri için fikri hakkı ispat aracı olarak zaman damgası alınabilir.
Eserin yaratılmasıyla birlikte fotoğrafçının eser sahipliğinden doğan mali ve manevi hakları bulunuyor. Eser sahibi, fotoğrafı üzerindeki mali hakları devredebileceği gibi eser sahibinin fotoğrafın sadece kullanılması açısından yetki vermesi (lisans) de mümkün olabiliyor. 
Son olarak belirtmeli ki Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun amacı yaratıcılığı, eseri, eser sahibini korumak olduğundan eserle yakın ilişki içinde olan bazı ürünler de farklı maddelerle koruma altına alınmıştır. Buna göre, FSEK m. 83’e göre, “Bir eserin adı, alametleri ve çoğaltılmış nüshalarının şekillerinin korunması” da ayırt edici olma, iltibasa meydan verebilecek tarzda kullanılma, kamuya sunulmuş olma şartlarıyla haksız rekabet esasına göre korunmaktadır ve bu maddeden eser niteliğine haiz olmayan fotoğraflar da yararlanır.

Önlem önerilerini dikkate alın. Hukuk çerçevede anlattığım hususlarda sizi koruyacak. İlk cümle Patti Smith’in çok sevdiğim kitabı Çoluk Çocuk’tandı. Patti, başkalarının fotoğraflarından kendine kolajlar yapan Robert’a etkili sesiyle ısrar eder: “Kendi fotoğraflarını çekmelisin.” 

Evet, kendi dünyanızı yaratın isterim, çünkü bir tek siz öyle görüyorsunuz, çünkü o bir tek sizin “biricik an”ınız…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder